Bu hafta sonu dedemizin köyüne gittik. Aslında yazacak o kadar çok şeyim birikti ki ama bu hafta sonunu paylaşmadan geçemedim. Çok verimli geçti her anlamda. Aslında bizim amacımız dedemizi ziyaret etmekti ama dedemiz hayvancılıkla uğraştığı için tüm hayvanları yerinde görme fırsatı bulduk.
Geçen hafta evcil ayvanlar parkına gitmiştik. Kızım hayvanları görünce o kadar korktu ki boynumdan hiç inmedi. Köye gidince de öyle yapacak sandım fakat hiç de öyle olmadı. Bi yanımda koyunlar, bi yanımızda köpekler kızım o kadar rahattı ki çok şaşırdım. Hep resimlerde gördüğümüz hayvanların gerçeklerini görmüş olduk. Hepsini tanıdı artık seslerini çıkarınca anlıyor.
Köyde çimenlere yattık, köpeklere horozlara baktık. Açık havada tahta üzerine resim yaptık. Toprakla aktarma yaptık. Aslında daha çok malzememiz olsaydı toprakla oynanabilecek o kadar çok oyun vardı ki şimdilik sadece kürekle bardağa aktarma yaptık.kedilere baktık. Kuzulara çobanlık yaptık.
sonra eve geldik ve hikaye kitabımızdan hayvanları tekrar ettik. Cep telefonumda hayvanlar ve sesleriyle ilgili uygulamadan seslerini dinledik. Artık kitaba daha bi anlamlı bakıyor. Seslerini çıkarınca tanıyor. 'Hadi kızım mööö yü göster' deyince açıp buluyor :-)
Dedemiz bizi boş gönderirmi hiç... Organik yumurta, süt, tereyağ, koyun eti... Oooo tam kızımın sevdiği şeyler. 6 aylıktan itibaren kuzunun eti,kemiği, kellesi, beyni, işkembesi, paça suyunu, ciğeri neyi varsa yedirdim. Tüm yemeklere kemik suyuyla yapmaya çalıştım. Yoğurdu kendim mayaladım. Yumurtayı pek sevmez yemeklerine azar azar katarak yedirdim. Hem kemik gelişimi için belki bacakları güçlenir diye hem de bağışıklık sistemi güçlü olsun diye. Bunlardan mıdır bilmem kızım hiç hasta olmaz. Hele ben bu sene üşüdüğüm kadar hiç bi sene üşümedim ama hiç hasta olmadım. Hamdolsun Rabbime...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder