.

.
Spina bifida ve hidrosefali hastası biricik kızıyla evde etkinlikler yapan, okul öncesi oğretmeni bir anneyim.

21 Ağustos 2015 Cuma

spina bifida meningomylosel 4 (2. hidrosefali ameliyatı) meningomylosel 4 ( 2 hydrocephalus, spina bifida surgery )






             Hastaneye giderken sadece ateşi vardı yavrumun, ne bilinç kaybı ne gözlerde kayma ne de kusma. Ama bu fotoğrafta bellimi bilmiyorum kızımın kafası tekrar büyümeye başlamıştı.
               O gün hafta sonu olduğu için Hacettepe acile götürdük kızımı. Acilde yine idrar testi, kan testi, bir sürü işkence. Bişey çıkmadı. Ama benim içim hiç rahat değil. Ordaki asistan doktora anlatım spina bifida ve hidrosefalisi olduğunu ama onlardan olamayacağını söyledi. Başını da ölçtü, bıngıldağına da baktı ama bişeyi yok diye eve yolladı. Eve geldik ama benim içim huzursuz. Artık her ay başını ölçüyordum. yine ölçtüm eski aylarla karşılaştırdım, bi tablo yaptım. İlk ameliyattan sonra normal seyirde giden baş çevresi bu ay 1,5 cm büyümesi gerekirken 2,5 cm büyümüş. Bu belki normal çocuk için önemli bir ayrıntı değil ama benim kızım Hidrosefali hastası, her ne kadar kusmasada, gözleri kaymasada bu önemli bir ayrıntıydı. Gidip gelip başını ölçüyordum. Ertesi gün kızımın ateşide geçti ama benim içim hiç rahat değildi, eşime işten dönüşte bir beyin cerrahıye gidip doktora sormasını söyledim. Asistan Dicle hanımda yarın bir çocuğu getirin görelim şimdi bir şey diyemem demiş. Aslında o gün ben götürecektim ama ateşi geçince hastanelerde rezil olmasın istedim kızım. Zaten arabamız ok, hava çok sıcak, bir gün önce kan tatlili idrar tahlili bir sürü  ağladı yoruldu kızım ama keşke gitseymişiz.
             Ertesi gün hastaneye gittiğimizde Dicle hanım, Ebrarin başını elle muayenetti bir şey yok gibi dedi. Ama 2,5 cm büyümüş ve ateşi vardı kızımın dedim. Emin olmamız için BT çektirmemiz gerekiyor dedi. Ben beyin tomografisinin normal rotgenden 400 kat daha fazla bebeğe zarar verebileceğini okuduğum için başta tereddüt ettim. Belki de gerçekten bir şeyi yoktu. Eşimde yaptırmayalım eve gidelim dedi. Ama içimden bir his yaptırmamı söyledi. Karar verdik gittik ama bu seferde tomografi için gün almanız gerekiyor deyıp 1 ay sonrasına attılar. Tekrar doktora gidip olayı anlatınca ücretini ödeyip aynı gün içinde yaptırabileceğimizi öğrendik ve ücretini ödeyip çektirdik. Sonucu çıktı asistanlar sonuca baktı ama bir şey diyemediler. Sabahtan akşama kadar bekledik. Çünkü doktorlar ameliyattaymış, çıkınca sonucu gösterdiler. Biz beklerken birde haber geldi ve yatış yapacakmışız çünkü şant tıkanmış ve kafa büyümeye başlamış. O gün bizim kararımıza bıraktı doktorlar, ya çektirmeseydik BT, geç kalabilirdik bazı şeyler için. Allahtan çabuk farkettik. Şükürler olsun. 

          Hastaneye yatisimiz yapılacakdi. O anda benimle birlikte Antep ten gelen çok ağır engelli bir çocuğu olan aile de vardı.  ikimizinde aynı anda yatisimiz yapılıyor du. görevli hastanede 1 tane oda olduğunu söyledi, biz onlardan bir kaç dk daha önce gelmiştik bizim hakkımızdi fakat onlar ne yapacaktı.  Binbir zorlukla buraya gelmisler ve maddi durumlarıninda iyi olmadığı her hallerinden belli oluyordu. Ne yapabiliriz diye konuşurken bir tane de özel oda varmış ücretli.  biz hemen kabul ettik ücret bizim için sorun değildi ama o anda bizim yerimize ikisininde maddi durumu iyi olmayan aileler denk gelseydi ne olacaktı.Bunun içinde bir kolaylık öğrendim hastaneden çıkarken.
   Eğer o hastane de engelli bir bebek dünyaya getirdiyseniz, ozel odada kalmak ucretsizmis. Allah kimsenin basina vermesin bir daha ama boyle bir durum oldugunda hemen hastane yönetimiyle konuşup durumu netlestirmek lazım. Zaten insanlar zor bi imtihandan geçiyorlar bari birazcık şartlar iyi olsun. 
        Akşam 6 olmuştu yine aynı serüven biz kızımla hastaneye yattık, eşim ve annem evden eşyalarımızı getirdiler. Akşam bir şey olmadı ama gece 4den sonra aç bırakmamı söylediler. Benim en korktuğum şeyde Ebrarı aç bırakmak, yıkar ortalıği biliyorum. Sabah da erken kalkıyor Ameliyata saat 9 da girdi. Eşim erken geldi Ebrarı oyaladı da açlığını unuttu. Ameliyat saati gelince yine kızımı soyundurduk ve yeşil önlüklerden giydiydik. Bu sefer herkesin ameliyata girenleri beklediği bir salonda bekledik. Bu kapıdan hastalar giriyor yine aynı kapıdan ameliyat bitince çıkıyorlardı. O atmosferde kızımdan ayrılmak çok zor olmuştu. defalarca sarılıp öperek teslim ettik kızımı ve beklemeye başladık. İlk Şant ameliyatı 1 saat 15 dk sürmüştü bu da öyle olur diye bekledik ama öyle olmadı. Bekle bekle 3buçuk-4 saat sürdü. Üzüntüden mahvolduk, ağlasan çare yok bol bol dua edip bekledik. Sonunda çıktı ameliyattan ama nasıl ağlıyor. kafası tamamen sarılı, bez bölgesinde daha önce hiç görmedigim bir alet takılı. Ebrar öyle kötü ağlıyor ki onu öyle görünce çok korktum. zaten ameliyat da saatler sürmüştü.Daha önce bu hastalığı araştırır ken internet te okumuştum., sant ilk takıldığı yerde calismazsa kafasında başka bir yeri delip ikinci bir sant daha takabilirlermis. kafasını öyle bandali görünce bide bacağının üstünde o alet dedimki kizimi kesip biçtiler. Kızım ağlıyor ben ağlıyorum. Benim için en zor bu ameliyatı oldu. Çünkü kızım artık büyüdü tepkiler verebiliyor, acıyı anlayabiliyordu ve sanki onun acısını bende yaşıyordum.
         Emzirme yasak olduğu için babası kucaginda sallayarak uyuttu. Hatta yerine koyunca uyandığı için saatlerce öyle ayakta bekledi. Uyandıktan sonra babasının üstüne bi güzel kustu bebeğim. İlk sant ameliyati na göre daha çabuk atlattı bu ameliyati.3 gun hastanede yattık hamdolsun yine enfeksiyon ya da başka bir sıkıntı yaşanmadı.
       3 gün sonra taburcu olduk. eşyaları toplayıp kızım ve eşimle dolmuşla eve geldik. Arabasızlık çok zor oluyor.  Bu hastalık boyunca sürekli hastanelerdeydik kimseden araba istememek icin yaz kis otobus dolmusla hastanelere hittik. Kuçucuk bebekle cok zor oluyor, insallah tez zamamanda hayirlisiyla bizede araba almak nasip olur.
         Kızımın saçları ameliyat tan önce baya uzamisti. ameliyat olunca sadece o bölgeyi kazimis doktorlar.Hastaneden çıkıp eve gelince eşim yine traş makinesini kapıp kızımı ikinci kez saç taraşı yaptı.  Güzel kizim yine kel olmuştu.  Üzuluyordum ama yapacak bişey yok tu. Bu kadarla kurtulmuştuk. Kızımı sağ sağlim eve getirmiştik.

          10 gun sonra dikislerini aldirmaya gittik yine cok agladi.Dikislerini de aldırdıktan sonra moral olsun diye kızımı denize götürdük. hepimize moral oldu.
         Bu ameliyat olmadan önce yazın sürekli bu hastalığı inceliyordum. biz evdeyiz hamdolsun ama kızımın fizik tedavi ye başlaması gerekiyirdu. Birde idrarını tutup tutmadığı ile ilgili testler yapılması gerekıyormuş. Biz sürekli beyin cerrahiye kontrole gidiyorduk ama bize kimse fiziğe başla yada üroloji bölümüne takipli ol demediler. Kendi araştırmalarımla önce fizik için Hacettepenin fizik tedavi bölümüne gittim kızım7 aylık falandı. Bana beceriksiz bir asistan birkaç hareket gösterdi ve eve gönderdiler. Ben de bu işler nasıl oluyor hiç bilmiyorum. Facedeki gruplardan arkadaşlara soruyorum ama kimseden net ve anlaşılır tam bir bilgi alamayıp deneme yanılma yöntemiyle bu fizik tedaviye başlama sürecini de başarıyla devam ettirdim ve 11 aylıkken anca bir özel eğitime başlayabildim. Hacettepe kalsa 3 yaşından önce başlatmazdı bizi fiziğe...
         Fizik seruvenimiz hacettepedeki asistanın bizi bi kaç hareketle eve yollamasıyla bitecekti. Ben dururmuyum. Kızım için elimden ne geliyorsa yapmak zorudayım. Bunun için evde özel zeytin yağı ile kızıma sürekli masaj yapıyordum. Bacaklarına egzersiz yaptırıyordum kendimce. Güneşlendiriyordum kemikleri güçlensin diye. Yerde sürekli dikkatini çekebilecek nesneleri önüne koyup uzanmasını sağlıyordum. Kemik gelişimi için sürekli yoğurt, kelle paça çorbası, kemik suyuyla yemekler yapıp yediriyordum Benim elimden gelen bunlardı ama bu iş böyle olmazdı...
         İnternetten yine araştırdım. Fizik tedavi için Hacettepe üniversitesinin hocasıyla Mintaze Kerem Gunnel hanimdan özel muayene için randevu aldım. Kızım daha ıkıncı şant ameliyatını olmamıştı. Saolsun hocamız yardımcı oldu, o da bir kaç hareket gösterdi 2 ay sonra gel dedi. Yani bu iş böyle mi olacaktı. Kızım 10 aylık olacaktı tamam ben evde hergun yaptırıyorum ama düzenli gidebileceğim bir yere nasıl başlamalıydım. Sora sora engelli raporu çıkarmamız gerektiğini bu şekilde özel eğitim kurumlarına başlayabileceğimizi öğrendik. Tamam çıkartalım raporu. Hacettepe de ameliyatı yapan asistanlara sorduk biz 8 aylık bebeğe engelli raporu veremeyiz. Daha  yürüyüp yürümeyeceğini bilemiyoruz.Sonra çişini tutup tutmadığnı da görüp ondan sonra verebiliriz dedi. Eee çocuk 3 yaşına gelecek ben hala fizik alamayacağım. Size fizik alabilir diye rapor yazalım ama engelli raporu veremeyiz dediler. Ee ben bunada sevindim belki özel eğitim kabul ederdi. Bu arada ben özel eğitim araştırdım. Elimdeki bu raporun olmayacağını engelli raporu almam gerektiğini söylediler. O sırada benim Okulda engeli çocuğu olan velimle karşılaştım. O dediki bu rapor dışkapı hastanesinde yada sami ulustan çıkarabilirsin, saolsun. Gittik Dış kapıya. Ebrar artık 1o aylık olmuştu bu arada 2. sant ameliyatı girince fiziği boşlayıp onunla uğraşmıştık. Sonunda 10 aylık dışkapıdayız, fizik bölümündeki doktor bu çok küçük dedi. O yüzden veremem 1 yaşında gel dedi. Yine bir yıkımla eve geldik. Bu arada şuan hala gitmekte olduğum Umut Yolu Özel eğitim merkezinden arayıp bana yardımcı oldular. Sami Ulus hastanesinden bana randevu almışlar. O sayede gittik. İşlemleri hallettik 1 ay sonra rapor çıktı ve Bir kaç kurum arasından Umut Yolunu seçtim ve hala oraya devam etmekteyiz. Sağolsunlar ordan benim 30 saat daha özel hastanelerde fizik alma hakkım varmış onu kullabileceğim bir hastane tavsiye ettiler ve Yeni Ortadoğu Hastanesine de fiziğe başladık. Haftanın 2 günü özel eğitime, 4 günü de Hastaneye giderek 6 gün boyunca fizik aldık.
          Kızım 11 aylık ken fiziğe başladığında 2-3 saniye elinden tutunca ayakta durabiliyordu ve destekle oturuyordu. Asla emekleme pozisyonuna gelmiyordu ve çok ağlıyordu. Fizik tedavilerle önce desteksiz oturmaya, sonra yüz üstü emekle pozisyonunda beklemeye başladı. 16 aylık olduğunda ise önce yüzüstü kollariyla asker gibi sürünmeye başladı, kısa bir süre sonra dizlerini de kullanarak emeklemeye başladı. Fiziğe başlayalı 3 ay olmuştu,3 ay içinde emeklemeyi öğrendi.

     Emeklemeden sonra kendine güven geldi her yere tırmanıyor, tutunup kalkıyor ve sıralıyor. İnşallah sırada yürüme kaldı. Emekledi günden beri sürekli yerlerdeyiz. İnsan emeklemeyebilmesine seviniyor ama küçücük cocuklar bile yürüyüp koşarken benim kızım pis yerlerde emekleyince insana bi dokunuyor. Anne yüreği işte bir yandan sevinirken, şükrederken bir anda ìni veriyor göz yaşları öyle kızını yerlerde görünce.  Nankörlük yapmak da istemiyorum buna da şükür ama zor işte....
      Şuan 19 aylık 3 aydan beri gelişimi yavaşladı hala sıralama ve destekle adımlama şeklindeyiz. İnşallah kısa süre içinde yürümeyi de başaracağız.
   Özel eğitima başlayınca kızım az az ayakları üzerine basıyordu ama topukları üzerinde yürümeye çalışıyordu. Bunun için bir cihaz yaptırmamız gerektiğini söyledi fizyoterapistimiz. Cihazları devlet hastanesinde fizik bölümüne yazdırınca bir bölümünü karşılıyormuş devlet. Tekrar dışkapı fizikte yazdırdık cihazlarını ve Hacettepe hastanesinde yaptırdık ama bu cihazdan pek memnun kalmadık.


Kızımın dengesini daha da bozuyordu, bir kaç ay sonra yeniden daha uzun bir cihaz yaptırdık ve şuan onları kullanıyoruz.
             Daha kısa cihaza gerek olmadığını söyledi fizyoterapistimiz. Hamdolsun kızım cihazsız sadece bileği yüksek bir spor ayakkabısı aldık onunla walker ile yürüyebiliyor.



       Kızımın 30 saatlik fizik hakkı bitince bir 30 saat toplamda 60 saat hakkımız varmış. Bunu da öğrenince yine hastane hastane gezmeye başladım. İlkini hacettepeden alınca yine oraya gittik. Kadına anlattım durumu kendince bir rapor yazdı, götürdüm fizik tedavi merkezine, kabul etmediler. Tekrar düzelttirdik yine olmadı. Bende bir de yakınımdaki özel hastanenin fiziğine gittim onlar bu rapor olur diye beni başlattılar, muayene ücreti ödeyip 2 gün sonra ilk derse girdik. Ders çıkışı bu rapor olmaz dediler. Sonra yine araştırdım bu raporu Sincan devlet hastanesi veriyormuş, Keçiörende oturmama rağmen oraya gidip raporu çıkarttık, kadından da azar işittim sen keçiörenden buraya neden geliyorsun diye. Dedim sadece siz veriyosunuz bu raporu oda bu son olsun bir daha kimseye vermeyeceğim sonra ben sıkıntı yaşıyorum dedı. Devletin verdiği hak bu ne sıkıntısıdır anlamadım kımse vermıyor. Neyse bin bir güçlükle aldık raporu bu arada kızım emeklemeye başladı özel eğitimdeki fiziğe devam ettiğimiz için. Tekrar aynı kurumda ilk dersi aldık ve demesinlermı bu rapor olmuyor. Haydiii o kadar yoruldumkı bu süreçte git gel hastanelere, birde kızım artık fizikte hiç durmaz oldu, sırf dursun dıye çikolat,şeker verip çizgi film açıyordumki bişeyler yapabilsin diye ama zararı daha fazla oluyordu. Kızım emeklemeye başlayınca fizyoterapistimiz onu evde serbest bırak, yaptığı her hareket benım yaptırdığım bir hareketten daha faydalı deyince o 30 saatlik fizik hakkını kullanmaktan vazgeçtim, zaten artık emekleyip sıralıyordu kızım bende evde yaptırıyordum hareketleri, bu sayede çikolata şeker yemesinden kurtulmuş olduk. Şimdi haftada 2 gün Özel eğitimdeki fiziğe gidiyoruz.
        Bu arada fizikle uğraşırken acaba kızım idrarını tutup tutamıyormu onu ihmal etmek zorunda kaldık. İnternetten araştırdım yine İbni Sina hastanesinin bu konuda iyi olduğunu öğrendim. Randevu aldık gittik. Durumu anlattım bazıtestler istediler. Önce ıdrar verdık binbir zorlukla aldım idrarı azmış olmadı. Ultrason çekilecekti 1 ay sonraya attılar, rica ettik 2 hafta sonraya aldırdık. Röntgen çekilince tekrar ıdrar verelim dedık bir türlü olmadı. Neyse doktora gıttık ultrason sonucu temiz çıktı ama birde Voilding diye bir test yapılması gerekiyormus. Bebeği anestezi ile uyutup idrar yolundan mavi bir sıvı verip böbreklere kaçak varmı onun resmiini çekip bakacaklarmış. Bu önemli bir testi 2 hafta sonraya gün verdiler böyle böyle hep zaman geçiyordu, bende endişeleniyordum ya böbrekler iflas etme boyutuna geldiyse, neden hiç kimse bize bir şey söylemedi. Hacettepeye gittim bu konuyu konuşmak için. Beyin cerrahide asistan Dicle hanım vardı, Ebrar ın büyüyüp bastığını görünce çok sevindi, ona dedimki bu bebekler idrarını boşaltamayıp böbreklerine zarar verebiliyormuş, siz bize söylemediniz acaba ameliyat sırasında baktınız bi sorun yok o yüzden mı söylemediniz yada hiç bakmadınız mı dedim. Ben bilmiyorum belki bakmışlardır, siz ihmal etmeyin dedi. Ne ihmali çocuk olmuş kocaman ben fark edip uğraşmasam ne diyecektiniz, anne ihmalmi etmiş. Neyse tekrar İbni sinaya gittik testi çektirmek için tamda kış ayları ebrar üşüttü ve öksürüyordu. Hastaneyi aradım böyle olunca anestezi alamayacağını biliyordum .Tekrar 2 hafta sonrasına gün verdi. o hafta sonu iyileşti ama yine çekileceği gün öksürmeye başladı. Günler geçiyordu bir türlü baktırmıyorduk. Bu böyle olmazdı Hacettepe ilgilenmiyor, testler yapılmıyor. O sıralar internette Spina Bifidanın araştırma amerkeszinin var olduğunun öğrendim. İstanbulda Florance Nantingale Hastanesinde. Sadece bu hastalara özel sorunlarla ilgilenen alanında uzman doktorlar varmış. Ankarada hiç bir soruna çare bulamayınca istanbula gitmeye karar verdik. Kızım 13 aylıktı. İstanbula gittik, İbrahim Alataş ve Kerem Özel Doktor beylerle tanıştık, gerçekten çok iyiler saolsunlar. İbrahim bey Ebrar a dosya açtı artık takibinin burda olmasını istedik. Önce ürodinami yapıldı, öyle anestezi almasına da gerek kalmadı çok ağladı ama anesteziden daha iyidır sanırım. sonra belinin rotgeni çekildi ,skolyoz başlangıcı varmı diye. Daha sonra ultrason için 2 gün sonra gittik ve oda temiz çıktı, böreklerinden bir kaçak yoktu Şükürler olsun çok korkmuştum.
      Ebrar topukları üzerine basıyordu.
        İbrahim beye söyledim hemen ortopedideki Abdullah beye yönlendirdi. Doktor bey muanyene ettikten  sonra ameliyat etmemiz gerekiyor dedi, fizik  tedaviyle duzelmez mi diye sorduğumda bu duzelmez dedi. Ameliyat ta bileginiden acip o gerdiren sinirleri keseceklermis . Buna üzülmüştük daha çok küçüktü 1 yılda 4 ameliyat. belki o ameliyat yuzunden bir daha istediği gibi hareket ettiremeyecekdi ayaklarını.  Biraz tereddüt ettik Ankara'ya gelip burdaki doktorlara da götürmeye karar verdik. İstanbuldan geldikten sonra burda bir kaç ortopedi doktoruna gittik onlar ameliyat için erken olduğunu fizik tedavi ile açılabileceğini söylediler. Bence de o zaman dan bu zamana daha düz basmaya başladı.



          Şimdikı hali böyle ayaklarimizin.Sağ ayak fena değil ama sol ayak kötü durumda. Bu aralar içe de basmaya başladı.  6 ay dolmak üzere tekrar gideceğiz İstanbula bakalım o zaman ne dıyecekler,

       









              Kızım sant ameliyatından hemen sonra toparlanmıştı Hamdolsun. Şuan 19 aylık bu zamana kadar artık öyle zor günler yaşamadık. 19 aylık bir bebeğe göre gelişimimiz biraz geri henüz konuşmuyor ve yùruyemiyoruz. Konuşmamak benim kızıma has bir gelişim geriliği yoksa bu hastalıkla hiç ilgisi yokmuş.  Onun dışında bu hastaliğin bize bıraktığı en bariz hasar yürümemek. onu da başaracağız inşallah zamanla...Ben Allah'tan yavrum için dua ile isterken, sadece yürümesini istemiyorum, yavruma hayırla atabileceği adımlar nasip etsin inşallah. Hayırlı adımlar atsın, hayırlı yerlere gitsin, hayırlı işler yapsın... yoksa hayırsız adımların ne anlamı var... Ne olur sizlerde yavruma güzel dualar edin. Dualarımızın kabul olması dileğiyle...
     Rabbim bu zor ve meşakkatli imtihan da hepimize sabretmeyi ve kazanmayı nasip etsin inşallah...




19 Ağustos 2015 Çarşamba

Buz boyası Ice paint



                  


             Bu sıcak havada yapılabilecek en güzel boyama :-)
            Sabahtan kızıma yine oyun hamuru yapmıştım, gıda boyalarını da hazır çıkarmışken buzbolapdaki buzluğu boşaltıp, içine su doldurup gıda boyaları ile renklendirdim. İçine kürdan da koydum ki biliyorum benim kızım soğuk diye onlara elini süremez. Öyle de oldu eriyince kürdandan kopan buzlara dokunmadı bi daha.


               
             Bizim kıs kağıda boya yapmaktan çok fayansları boyamayı sevdi :-) Sonra buzların tadına baktı. Elini, kıyafetlerini, bacağını boyadı. Eğlendi kendince :-)
              

11 Ağustos 2015 Salı

Eşleştirme çalışması Crawling knee pad construction

          Kızım 19 aylık, artık eşleştirme yaptırmak istiyorum fakat hiç yanaşmıyor :( bende iki resmi yada iki nesneyi eşleştirme değil de, nesneyle resim arasında ilişki kurarak eşleştirme yapması için böyle bir oyun hazırladım. Hem dil hem de bilişsel gelişimi destekleyen bir oyun oldu.

           Önce nesneleri önüne dizim. şapka nerde kızım deyip bulmasını istedim sonra hadi şapkayı başına tak dedim. Herşeyi tek tek doğru bir şekilde yaptı ,bir tek ateş ölçeri pek anlamadı bence de gerek yoktu ona çünkü kulakta olur, ağızda olur, kol altınada olur :-) çocuk nereye koysun bilemedi. zaten hastayken de onu neresine koyduğumu hatırlaması  mucize :) neyse onun dışında her sey tam.Her ne kadar  tek kelime konuşmasada söylediğim herşeyi anlıyor, inatçı kızım.

       Resimlerle nesneleri eşleştirme ye gelince, önce resimden gösterdim vücudun bölumlerini, Ben hani kızım dişler nerde deyince o kendi dişlerini gösterdi, sonra ben bak burdada diş var deyince resimdekileri farketti. Tek tek öğretmeye çalıştım, yarı dikkati dağildı yarı kaçtı :-) Sonra elindeki diş firçesıyla resimdeki dişi fırçeladı, tarakla saçı taradı, gözlüğü taktı ama gerisini yap deyince hep kendi üzerinde yaptı. Belki resimler net değildi bilmiyorum. Resimleri dergilerden kestim, bana en kısa zamanda  bir yazıcı lazım artık :-)

4 Ağustos 2015 Salı

Emekleme dizliği yapımı (Crawling knee pad construction)


Kızım ilk emeklemeye başlayınca yapmıştım bu dizliği, diğer etkinliklerden fırsat bulupta paylaşmayı unutmuşum. Kızım emekleyeli daha iki üç gün olmamıştı, benim içim dayanmıyordu ya dizleri acıyorsa diye, bir yandan öyle mutluydum ki emeklediği için ama bir şeyler yapmalıydım o yüzden netten araştırdım, böyle bir dizliğin hazırları da varmış ama onu alıp eve gelene kadar bir hafta geçerdi, bekleyemedim. Hemen kendim yapmaya koyuldum. Malzemeler zaten evde olan şeyler; çorap elyaf ve halı kaydırmaz. 10dk da hazır.
 Çorapları topuk bölümünün hemen altından kestim ve ayak altına gelen kısmın içine elyaf doldurdum. Açık olan yerini elimde diktim. Diktiğim bu parçayı topuk üstüne gelecek şekilde diktimki dizleri biraz da olsa korusun diye... En son halı kaydırmazı da üzerine diktim. Bu sayede yerler parke olduğu için kaymadan emekleyebilecek canım kızım.
Geçtiğimiz aylarda hava soğuk olunca iki üç kat pijama çorap olduğu için giydirmiyordum bu dizliği fakat bu ay acayip sıcak yavrum bacakları çıplak emekleyince, hemen geri çıkardım ve giydiriyorum.

Bu aralar parka gitmeyi çok seviyor canım kızım ama orda yerlerde emeklemek istiyor. Dizlerinin acımasına dayanamadığım için artık dizliklerini takıyorum hem bacakları acımıyor hem de üstü kirlenmemiş oluyor :-)



2 Ağustos 2015 Pazar

keçeden bebek kitabı yapımı :-) ( quites book) baby books made ​​of felt

       Sonunda bitirdiğim yeni kitabım.... Ramazana 1 hafta varken başladım, bir haftada bitiririm dedim ama nerdeee.... sadece 3 gün bir kaç saat alabildim elime. Ramazanda oruç tutmak benım açımdan o kadar zor geçtiği için anca bayramda geldim kendime. Bayram boyunca da bayram ziyaretlerinden eve bile uğrayamadık derken bayram bitiminde tatile gidince anca bu hafta elime alabildim, yine 3 gün bir kaç saat ama sonunda bittiii.... Uğraştığıma değer İnşallah kızım sever.

          Kızım şuan bir buçuk yaşında, başka çocuklar gibi renkleri şekilleri eşleştiremiyor daha hem dil gelişimi hemde bilişsel gelişim açısından birazcık geri. Ben de o yüzden bilişsel gelişime ara vererek dil gelişimine yüklendim. Her dediğimizi anlıyor, basit yönergelere uyuyor fakat hala kendi 'annii baba ve attı' dan başka bir şey söylemiyor. Bu durum beni üzüyor açıkçası, 3 ameliyat geçirdi kolay değil diyorum ama onunla alakalı olduğunu snmıyorum, yine de panikledim bu aralar, bir iki ay içinde de konuşmazsa bize yine hastane yolu gözüküyor, neyse bunlar uzun hikaye gelelim yeni hikaye kitabımıza :-)
  İstedimki bol bol konuşup sohbet edebileceğimiz bir kitap olsun. basit yönergeleri anlayıp uyabilsin. bunun içinde kendi çevresinden bildiği kelimeler kurabileceğimiz bir konu seçmeliydim, çok içime sindi bu kitap. Şuan geçiş aşamsındayız bebekken ilk yaptığım kitap duyularına yönelikti farklı farklı doku ve nesnelerin olduğu bir kitaptı, şimdi bir kitap daha yapmak istedim fakat kızım hiç bir şekilde basit nesne, şekil eşleştirmesi yapamıyor o yüzden bu bir geçiş kitabı oldu. hem dil gelişimimizi desteklemek için de çok önemli oldu.














Kitabı anca bitirince bir heves kızıma gösterdim fakat biraz yanlış bi zaman oldu çünkü uykusu gelmişti ama yine de ilgilendi kızım ve basit yönergelerime uydu. Kızım kapıyı aç bebeği içeri koyalım dedim ilk söylememde yaptı. Yemek masasına tabağını kaşığını koyup Hadi kızım yemek yedir dedim, küçücük kaşığı ağzna götürüp kendi yemeye çalıştı. Sonra bebeğe yedirdi. Diş frçasını aldı, dişlerini fırçala dedim yine önce kendine yaptı sonra bebeğe . İlk tanışmamız böyle oldu anca bu kadar resim çektim. Bu sabah tekrar aldık inceledik. Çok komikti bebeği yatır uyusun kızım dedim aldı eline yastığı yanına koydu ve üzerine yattı uyuyomuş gibi yaptı. Hadi kızım bebeği yatır dedim yastığı aldı gitti :-) Kendi yatağına götürüp üstünede o küçücük yastığa yattı...
Tekrar yanıma getirdim bu sefer parkta salıncak var kızım bindirelim dedim içine bebeği oturttum kızım salladı. Bu aralar parkı çok seviyor, bebeği sallayınca çok mutlu oldu. Sonra denize gidelim dedim. Tatilden yeni yelince bu kelimenin de anlamını bildiği için çok iyi oldu bebeğe simidini giydirip yüzdürüyormuş gibi yaptık. Bu gün daha ayrıntıları fark ettik. Zamanla hepsiyle oynayacak eminim. Tabi şimdi ona çok karışık geldi bir çok sayfası var ama bence bu kitabın alt yaş limiti bir buçuk oldu zamanla büyüdükçe kendi oynayabilecek.

20 Temmuz 2015 Pazartesi

emekleme labirentimiz (crawling maze)




Kızım sulu boya ile de tanıştı :) tabiki ilk denememız benim açımdan zor geçti ama kızım çok eģlendi. önemli olanda buydu benim için :) 
Bu etkinligimizi balkonda yaptık. sulu boya dökülmesine karşı önlemimi almış oldum, dökülse de her yer boya olsa da temizlemesi çok kolay oldu, o yüzden bende rahattım, güzelce her yeri boyadik :) Kızım başta güzel boyuyodu
 , önce gösterdim suya batırıp boyaya batiriyor ordan da kağıda sürüyordu ama sonra şımardık, önce suyu devirdi, devrilen yerdeki suyla yerleri boyadı. şu kutusunu eline geçirip evirip cevirdi. Böylece kağıdımız islandı her yer boya oldu bizde bir süreliğine bitirdik bu sulu boya işini :(


  Kızımın emeklemesiyle bize her yer oyun oldu :) Hamdolsun kızım artık nereye gitmek isterse gidiyor bizde herseyi oyuna çeviriyoruz. oturma odasına sehba ve sandalyeleri kullanarak bir labirent yaptım. acaba nasıl davranacak diye. Kızım salondan emekleyerek geldi bende balkon kapısında bekliyorum, labirenti bitirirse sonunda ödül benim, anneye sarılmak :) kızım beni görünce tabi 'anniii anniii' diye ağlamaya başladı. Amaç bana ulaşmak olunca, tırmanmayi da öğrenen kızım en yakın yerden atladı ve yanıma geldi. uzun yolu dolaşmak yerine kısa yoldan tirmanip düşmeyi tercih etti ama yumuşak bir düşüş oldu. Aldım başa tekrar koydum yine kısa yoldan geldi.
 Bu kez o yolu kapatıp başka yol yaptım bu kezde emeklemek yerine orta sehbada siralamayi tercih etti. dönüşte emekledi sadece :)



2 Temmuz 2015 Perşembe

dikkat geliştirici oyunlar (el göz koordinasyonu) game developers note (hand eye coordination )

Yine basit ama el-göz koordinasyonu için faydalı üç  oyun.


Kırtasiyede gezerken bu renkli sayı çubuklarından almıştım. Şimdilik böyle bir oyun için kullandık. Pet şişenin kapağını kestim, kızım çubukları içine atmaya çalıştı. Yerde yuvarlandı, yatarak yaptı :-)

Evde kullanmadığım vakumlu askım vardı. Boyu hizasında mutfaktaki fayans duvara yapıştırdım. Ben  yemek yaparken o da küçük saç lastiklerini askıya asmaya çalıştı. Bi kaç gün orda durdu askı gelip gidip yeniden takıp çıkardı.
O gün kızıma oyuncak yapmaya çalışıyordum, uyanıp yanıma gelince canım kızım,o da sıkılmasın diye kağıt havlu rulosuna hemen bi kaç delik açıp eline verdim, o pipetleri deliklere sokmaya çalışırken bende işimi hallettim :-)

27 Haziran 2015 Cumartesi

Çalışsın parmakçıklar (el göz koordinasyonu) Tried fingers ( hand eye coordination )




Kızıma seveceğini düşündüğüm bi sticker aldım. Eline aldı inceledi, başta anlamadı, ben çıkarıp yapıştırınca o da yapmak istedi ama kolay değil :-) eline yapıştı, attı yere. Tekrar alıp yapıştırmayı denedi, yapabildiğini anlayınca hepsini yapıştırdı. hergün gidip  gelip süküp tekrar yapıştırıyor.


Renkli banları yere yapıştırdım. Kızım parmakcıklarıyla sökmeye çalıştı. Uğraştı uğraştı sonunda yapabildi. Hoşuna gitti, son iki tane kalana kadar gidip gelip çıkardı :-) o son ikiliyi de ben söktüm biraz fazla yapışmış :-)



24 Haziran 2015 Çarşamba

Kapı süsü yapımı (kozalak ve keçeden ) Door trim construction ( cones and felt)

Bu da halama yaptığım kapı süsüm. yine gül şeklindeki kozalaklardan yaptım. Bu kez farklı bi tasarımla :). rengine halam karar verdi, bende evde altın rengi ne varsa kullandım, ortaya böyle bir kapı süsü çıktı.
Yapılışını resimleriyle tarif ettim. Önce bir karton üzerine daire çizdim. kartonu maket bıçağı ile kesip üzerine aynı boyutlarda kestiğim krem rengi keçeyi yapıştirdim. Arka yüzüne parlak kumaşı 4 cm eninde kesip, gelişi guzel  būzdurerek, silikon tabancasıyla yapıştırdım. daha onceden altın rengine boyadigim kozalakları sirayla silikon tabancasıyla yapıştirdim. sonra artık kumaslarda buldugum simli tüllerden fiyonk yapıp yapıştirdim. son olarak hosgeldiniz yazisini simli eva ile hazırlayıp yapıştirdim.


15 Haziran 2015 Pazartesi

Fare avı( kutudan oyuncak yapımı geri dönüşüm) Mouse Hunt ( box of toys made ​​recycling )

Çok basit bir oyuncak daha :) bu aralar kızım çekiç ile toplara vurup düşürdüğü oyuncağı ile oynamaktan hoşlanıyor, benim de aklıma yine bu tarz çekiç ile vurup oynayabilecegi bir oyun gelince; böyle bir  oyuncak çıktı ortaya :)
Bu kutu kızıma çok önceden aldığım bir oyuncağin kutusu, üzerine kapak yardımıyla şekiller çizip kestim. Evde olan parmak kuklalarımız da bu oyunun vazgeçilmezlerinden :) çünkü birinin kafasına çekiç yemesi lazım di bizde fare kuklasini seçtik :) Deliklerden fareyi çıkartıyorum kızım çekiç vurarak yakalıyor. Çok hoşuna gitti. Bazen fareyi eliyle yakalamaya çalışıyor bazen deliklerin  içine çekici geçirmeye calisiyor :) bazen deliklerinden ceeee yapıyoruz yani her türlü oyun kurulur bu oyuncakla :))

13 Haziran 2015 Cumartesi

A101 broşüründen eşleştirme kartları (matching cards made ​​from brochure)


Hem dil gelişimi hemde bilişsel gelişimi destekleyen çok basit bir oyuncak, eşleştirme kartları hazırladım kızıma. Aslında bu ay itibariyle daha eşleştirme yapamaz, benim ilk amacım dil gelişimini desteklemek. sürekli her şeyin ismini tekrarlıyorum öğrenmesi kolay olsun diye. Kelime hazinemiz çok dar inşallah zamanla genişleyecek. Bu yüzden resimlerdeki meyve sebzelerin gerçeklerini de kullandık. Hem tanıdık hem isimlerini öğrendik :) (daha tam ogrenemedik :( öğrenmeye çalıştık )
     Resimleri A101in broşürünü kullanarak hazırladım. Renkli çıktı da alınabilir tabi ama o zaman geri dönüşüm olmazdı :) resimleri kesip eski bir takvim kartonuna yapıştırdım. 3 adet broşüm vardı. ikisini kesip eşleştirme karti yaptım, altlarına buzdolabi magneti kesip yapıştırdım. bir broşürü de direk kartona yapıştirdim. Bazen o kartonun üzerinde bazende buzdolabi üzerinde eşleştirme yapıyoruz.

3 Haziran 2015 Çarşamba

Kızımın yeni evi (bayb house)

              Canım kızım emeklemeye başladığından beri hamdolsun, benim ve kızım için hayat daha da güzel hale geldi. Daha fazla oynayıp daha fazla eğlenir hale geldik. Canım kızım emekler de ben onun için yeni yeni oyunlar bulmazmıyım... Evin her köşesini yeni bir oyun malzemesi haline getiriyoruz. Sıra salondaki masamın altına geldi...
              Kızımın her halini gözlemliyorum, bu ayda bu kazanımlarıyla hangi oyunlar oynayabiliriz diye çünkü yapamayacağı anlayamayacağı oyunlar yaparak onun canını sıkmak, kendi vaktimi de boşa harcamak istemiyorum. Bu evi yapmak hep aklımdaydı ama tam zamanı yeni gelmişti. artık emekliyordu rahatlıkla girip çıkıp oynayabilecekti. Bu ev yürüyen çocuk için tehlikeli!!! bilmeden bi çok kez ayağa kalkmaya çalışıp,kafasını masaya çarpabilir. Yani böyle bir ev emekleme ile yürüme arasında rahatlıkla oynayabilecek bir oyun oldu.



 
Dedim ya bize her yer oyun alanı, salonda koltuğumun minderleri kaydırak camın önü de egzersiz ve gözlem alanı :-) 

                  Anneannemiz saolsun, bu evi yaparken en büyük yardımcımız oldu. Aslında ben dikiş dikmek gerekir diye annemden yardım istedim ama makinede dikişe hiç gerek kalmadı, annem hepsini elinde dikti. Bu ev için eski bir perdeyi kullandım. Perde de masama tam geldi hiç kesmeden bitirdik evi. Perdeyi masanın üzerine koyduk, ön taraf boş kalacak şekilde yanları ve arkayı kapattık. arka tarafda fazla olan bölümleri kamufle ederek diktik. Böylece masaya tam oturdu. Ön tarafa da pembe bi kuması büzdürerek dikip, orta kısmından kestik ve yanlarından kurdele ile tutturup kapı yeri açtık.  Sadece bir tarafa iki pencere yeri kesip tül ve perde diktik. Masanın içine bir lamba ve düğme yerleştirdik. Eve girince ışığını yaksın diye. Düğme çok şert kızım basamıyor ama bana aç aç diyo... Masanın içine de evde olan bi kaç kat halı serdim ve yastık koydum kızım evine girince yatıyor, bizi de kolumuzdan çekip yatırmaya çalışıyor.Masanın üstüne de yine çiçeğimi koydum :-)

Evi ilk görünce önce dışından baktı, emekleyerek içine girdi. pencerelerinden bakarken çok sevindi. İçine anneannesiyle girerek birlikte yattılar.
Şimdi kızım arkadaşlarını evinde ağırlıyor. Bakası gelince evine, çok seviniyor. de Kızımın arkadaşı Zehra Miray gelince birlikte yattılar evinde :-)
Kızımın yeni evine, şimdi mutfak malzemelerini ve bebeklerimizi de koyduk. Bebeklerimize yemek yedirip, su icirip, uyutuyoruz.


29 Mayıs 2015 Cuma

Canım Ailem albümümüz


Yine anne yapimi bir oyuncak. Bu oyuncak fikri aslında bir ihtiyaçtan doğdu. benim kızım dil gelişimi açısından biraz geri  hala 5-6 kelimeyi geçmiyor kelime dagarcigi.tüm söylenenleri komutları anlıyor fakat kendi söylememekte ısrar ediyor. Bu aralar bende bunun üzerine yoğunlaştım. bol bol dil gelişimi için etkinlikler yapıyorum. Aslında farkettim de hep motor gelişimi için etkinlikler yapmışız, hamdolsun bu emeklerimin karşılığını kızımın emeklemesiyle kat be kat aldım, sıra inşallah kızımın benimle sohbet etmesine..... 
'Yuvamiz' diye bir oyuncak yapmıştım. O oyuncağımız çekirdek ailemizden oluşuyordu bu kez de soy ağacımız dan oluşan bi oyuncak yaptım:-)
 Dede, babaanne, anneanne, teyze, dayı, amcalardan oluşan bir soy ağacı albümü. Aslında kimi sorarsam kızım tanıyıp gösteriyor ama anne babadan başka bir şey söylemiyor. Hepsi hasretle bekliyor ebrarın konuşmasını:-)
Bende bunu destekleme için aile bireylerinin resimlerinin çıktısını aldım. Ben o anda renkli çıktı alamadım ama renkli mutlaka daha güzel olacaktır. Evde olan masa üstü takvimin sayfalarını kullandım. Resimleri takvimin sayfalarına göre kesip yapıştırdım. Etrafını açılmasın diye bant ile sabitledim. Bu kadar gerisi kızımla bol bol sohbete kaldı. Canım kızım eline alınca çok sevdiği kişileri görünce daha farklı tepkiler verdi :-) Hem mutlu oldu hem isimlerini tekrar ettik.' anne nerde kızım' deyince de bulmaya çalıştı. Şimdilik hala konuşma yok zamanla inşallah konuşmayı da öğreneceğiz :-)

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Çam kozalağından kapı süsü (Door decorations from pine cones)

Evett yine çam kozalaklarından yaptığım hediyeliklerim. Bunları bitanecik teyzelerim için yaptım :-)
Hep daire şeklinde tasarlıyordum kapı süslerini bu kez biraz farklı olsun istedim. Eski çikolata kutumu kullandım bu kapı süsünde Önce kırmızı olan kapı süsünün kozalaklarını sıcak slikon ile kutuya yapıştırdım,sonra sprey boya ile kırmızıya boyadım. Boya kuruyunca üzerine sprey vernik sürdüm. Kurdele keçe ve eva kullanarak bu şekilde bi tasarım yaptım.
 
 
 
Bu beni biraz uğraştırdı çünkü bunu da mor sprey boya ile boyamak istedim ama o kadar koyu olduki beğenmedim. Bende evde bulunan beyaz boyam ile tek tek boyadım kuruduktan sonra mor sprey boya sıktım. Böylelikle daha açık bi açık renk oldu. Bunun için evde olan mor kurdeleyi kullandım. altı adet kurdeleden şerit kestim bu şeritleri ortadan birleştirdim daha sonra hepsini ortalarından birbirine silikonla birleştirdim. Kurdeleler asıldığında birbirinden bağımsız durmasın diye  yanlarından silikonla yapıştırdım, son şekli böyle oldu.


26 Mayıs 2015 Salı

Çam kozalağından saksıda çiçek yapımı (Flower pots made from pine cones)

 
Kozalak geri dönüşümlerine devam. Saolsun annem ve erkek kardeşim bana bir çuval bu kozalaklardan topladılar. Eee bana da bunları geri dönüştürüp hediyelikler yapmak kaldı. O kadar seviyorumki bu işlerle uğraşmayı elimden gelse yemem uyumam birşeyler üretirim :)
Sırada bir çok kişi var benden böyle şeyler bekleyen sırayla yapıcam inşallah herkese. Bu yaptığım çiçek yeni evlenen kardeşim ve biricik gelinimize...
Onların eşyalarına uysun diye bu renkleri seçtim. Elimde olan renkli yağlı boyaları tinerle incelterek boyadım kozalakları. Mor renkte olanları sprey boya ile boyadım. Bu kozalakları spreyle boyamak çok kolay. Saksı olarak yine AOÇ nin yoğurt kavanozlarını kullandım. Beyaza boyadım. İçine gazete kağıtlarını top yaparak yerleştirdim ve sıcak silikonla yapıştırdım kozalakları. Keçeden yaprak şekli keserek çiçeklerin arasına yerleştirdim. En son gri simli kurdele ile süs yaptım. Güle güle kullansınlar inşallah :-)